20 Eylül 2013 Cuma

OKUMA, YEME VE SÜRÜNME HALLERİ :))

''İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım..'' demiş Cemil Meriç.
ne zaman az okusam, kitaplardan uzaklaşsam boş işlere dalıp, düşünüp kendime acı çektiriyorum adeta. Bu nedenle kitap okuma hallerine ağırlık verme kararı alıyorum. Kitap okumak terapim,huzurum,başka dünyalara uçuşum.. 
Allah daha çok okumayı, okuduklarımızı hayra dönüştürmeyi hayırlı işlerimizde kullanmayı ve tabi ki ilk emir ''اقرا'' yı hakkıyla yerine getiren kulların eylesin bizi :) Aminn..
çay muhabbettir, iyi ki çay haram kılınmamış yoksa ne olurdu halimiz? :))
Debbie serisine başladım bu kitabı bu gece bitiririm, çok rahatlatıcı, kafanızı zorlamayan akıcı bir kitap :)okuyanın begeneni çok,ama dili fazla basit daha edebi kitaplardan hoşlanıyorum :) yine de güzel hakkını yemeyelim :) serinin diğer kitaplarını almadım almak isterim ama cok kitabım var..
yine kitap.. yine çay :)) ve portakallı cİn :)) 
bu deneme türünde bir kitap oldugu için romanlardaki gibi hızla okuyup gecmek istemiyorum.
Ali Ural kitabını ilmek ilmek işlemişken, görüntüsü incecik ama içeriği okyanus misali derinlere sürükleyen bu kitabı hızlıca okuyup bitirmek istemiyorum..sindire sindire okumak daha efdal..Hatta ezberleyebilsem ama unutkanlığımla zor biraz..



kitap okurum, çay içerim,kavunlu babol çiğnerim  o da yetmez kremimi sürerim arkadaş :)kendimle uğraşmayı severim, kremsiz, çaysız, kitapsız yaşayamam..

geriye dönüp yazılarımı okumayı seviyorum :)
yanında böğürtlenli pastayla, ilham gelip mutfaga uçmam neticesinde bu tabaktaki hanımefendi ortaya çıkmış oldu :) alışık değilim mutfakta olmaya bir tabak alıp doğruca bloga koştum bir akşamdan..
Okul açıldı, saatlerce dısardayım canım sıkılır derslere girerim, kafam çalışınca midem de onunla yarış ediyor :) Okuldan dönerken aburcuburlar depolanır :) hayır kilo almadım hatta bu hafta 2 kilo verdim :DD

Kırtasiye alışverişlerimi de hallettim, renkli defterler, kalemler silgi, post-it,uç ve ıslak mendil :)
Hatırlıyorum da küçükken daha cok sey alırdık ama 4 öğrencinin yıllardır okudugu bir ev düşünün..ufaktan bir kırtasiye ve kütüphane havasında..dosyalar, kalemler, yapıştırıcılar ayrı bir yerde zulalanmıştır daima :) o kadar zula varken pek bişey almadım ama renkli kalemlerim çok tatlı <3 

 Bu ikisiyle yapışık yaşamaya başladık, havalar soguyor nemlendirmek lazım elleri :)Rosense cok gliserinli sürdükten sonra beyaz zar gibi taneler soyuluyor elinizde ama nemlendirmesi güzel kokusu gül ee bi de hediye olunca bolca sürüp bitirmeye çalışıyorum. Isana'nın kremini Rossmandan almıstım fiyatına göre mükemmek bir krem, güneş koruyucu da var içinde.bu nedenle genelde dışarı cıkarken sürüyorum lekeli bir el istemiyorum yaşlanmaya karşı silahlarımdan bir kacı :) 

 Fotoğraflı yazı yazmakta ayrı zevkliymiş :) başlamamış okul derslerim ve dersanem şerefine bir günde 2 yazı yazarak huzurlarınızdan ayrılıyorum :) Yarın dersanem başlıyoor, yeni sınıf yeni insanlar, unuttugum matematik, geo, tarih,türkçe,vatandaşlık ve egitim bilimleri.. ahh dua edin güzel şeyler olsunnn :)

TATİLDEN FOTOLAR

Tatil fotoğraflarımı düzenledim nihayet :) ve işte karşınızdayımmm :)
Suretimin olmadıgı ordan burdan keserek düzenlemeye çalıştım çok güzel manzaralar yakaladım ama içinde ya ben ya da ailemden birileri de oldugu için onlara burda bakamıyoruz. hadi başlayalıımm..
 ahh şu kitaplar olmasaydı yollar biter miydi hiç? arabada kitap okuma hallerimden bu fotoğraf,biraz kitap biraz müzik dinleyerek nihayet geldik :)

Burda ise Abant gölünden bir kesit :) Aslında bu fotoğrafın altında kocaman bir aile sofrası vardı, kırptım nazar değmesin diye :) Abant çok büyük bir göl begendim ama gölcük daha güzel yolunuz düşerse ugrayın kesinlikle :) Abantta o kadar çok at ve fayton vardı ki hepsi birbirinden tatlıydı :) 


kırpılan fotoğraflardan biri daha :) sahile gittik demiştim ya işte karadenizin hırçın dalgaları eşliğinde gölgem :D 
İşte bu gördeğiniz balık uşagı benim hayatımda yedigim yegane balıktır :) Gördüğünüz tabldottan da anlaşılacagı üzere okulda yedik. derslerden dolayı saatlerimiz uymuyor yemekhaneyle ve koştur koştur gittiğimiz bir gün bize sadece çorba ve balık kalmıstı :/ ben almayım balık yemem dedim kızlar sen al yemezsen bize verirsin dediler. Ucundan tadına baktım agır bir kokusu olmayınca ee haliyle acız saatlerdir ders dinlemişiz yedim ben bunu :) Fotoğrafını da anneme göstermek için çektim, hayatta inanmazdı bana cok sasırdı :) keske adını öğrenseydim ne balığıydı bu uşak? bilen varsa yorumlara alalım :) zira b12 vitamin iğnelerimi vurunmadım :( ve herşeyi unutuyorum oacaga koydugum çayı, arkadaşlarımın söylediklerini,kardeşime söylediği seyi defalarca sormam..keske kötü anıları unutsam ya..

Neyse efendim şimdilik bu kadar :) Okuma halleri ve kırtasiye alışverişi konusuyla bir sonraki yazımda görüşürüzz :) :*

not: söylememe hacet var mı bilmem bu fotalar şahsıma ait olup külüstür telefonumun eseridir :) alanı yakarım!

16 Eylül 2013 Pazartesi

AYLAR SONRA..

okul başladı,arkadaşlarla istişare edip gittim , son sınıf olmamıza ragmen  hepsi de gelmiş,hani son sınıflar gelmezdi ama geliniyormus demek ki.. herkesi dinlenmiş gördüm ve çok özlemişim. İyi kötü 4 yılımız gecti beraber,birlikte büyüdük sayılır ve belki biraz da olgunlaştık.. sımsıkı sarıldım, sarılmaya çok ihtiyacım vardı bugünlerde.. en kızdıklarıma daha cok sarıldım, ben galiba kin tutan biri değilim,eger gönülden sevdiysem birini ne yaparsa yapsın sevgime, verdiğim değere saygım var benim..

bugün biraz daha olgunlaştım sanırım.. enn korktugum hatta hayal bile edemeyecegim bir sahne yaşadım.. izlediğim kore filmleri,bollywood bile halt etmiş.. film cekemem ama okudum kitaplardan pişip bir gün kitap yazarsam eğer, hayatın bu sahneleri en enteresan malzemem olacaktır..

nasıl anlatsam ki? arkadasım bir anda sordu çıkışta neyapcaksın? eve giderim başım ağrıyor dedim. sen Başakla yolun sol tarafında yürüyün ben bir arkadaşla 5 dk görüşcem yetişirim dedi ve uçtu yanımızdan ben anlamadım ''niye solundan gidin dedi bu çocuk? yoksa?? yok canım saçmalıyorum olmaz öyle' diye içsesimi bastırdım..okuldan cıktık yürüyoruz yavaşca okulun a kapısından çıktık, tatilden bu yılki olabilceklerden konuşuyoruz. ama yolun sağından gidiyoruz arkadaş niye öyle dedi anlamadık tabi,öylesine dedi diye ikimizde yolun solundan gidin uyarısını dinlemedik.Başak(gercek adı bu degil tabi ki) bir anda duraksadı..

Başak: !!! karşıya gecelim  mi?
ben: ne?  (önüme bakarak yürüsem bu şoku böyle derin yaşamazdım belkide..) mevzuyu anladım, ama 5 sn de ben neye ugradıgım şaşırdım sanki sırtımdan büyük bir kamyon çarpmıstı öyle acı ve cekim hissettim..bikaç saniye içinde bir daha bakmadım zaten gözüm karadı ama toparlanmalıydım. ben güçlü bir kızım :))) !
ben:tabi ki gecelim..

hızlı adımlarla bir anda kendimi yolun karşına gecerken o arabalara bırakmak istedim..cok aceleciydim, nasıl olur??? lanet olası arabalar geciyor ardı sıra, çığlık atmamak için sıktım kendimi ,zaten sırtımda inanılmaz bir agırlık ve cekim  vardı,beni 5saniyede nasılda  yormuştu..ne acınası.

nihayet karşıya gectik ve derin bir sessizlik.. hiç konusmak istemiyordum ama yaşadıgım şaşkınlık bana kalmalıydı paylaşmak istemedim beni anlamayan üstelik, bu hassas konu üstünde dalga gecenlere  neden üzüldüğümü göstereyim.. bazen içimizden bir volkan patlasa bile dışarda görünen sakin bir dağ olmalıydı.. evet bir dağ gibi güçlü, umursamaz olmalıydım.
konuyu değiştirdim alakasız bir soru sordum atmosfer değişsin diye.. hiç iyi rol oynayamıyorum konuyu değiştirmeye çalıştıgım o kadar belliydi ki.. üstelik karşıdan karşıya gecerken kanı çekilmiş bacaklarım sendelemişti ve başak sakin ol dedi.. yani sakin görünmeye çalışan dağ sanırım lavlarını sıçratmıştı..

ayrılmalıydım onlardan, insanların acıdıgı, anlayamadıgı biri olmak berbat bir duyguydu.. hava güzel ben yürümek istiyorum,arkadas gelir şimdi siz metroyla gidin dedim.. sarıldım arkadaşıma ayrıldık, yürüdüm yürüdüm ama mutlu değildim, bu kadar tepki vermek, ahh ne çok kızmışım ben.. boşuna sıkılmamışım bu şehirden..

telefonuma kulaklığı taktım ve yürüdüm..

15 Eylül 2013 Pazar

OKUL BAŞLIYOR STRESİ & HAYATIMI DEĞİŞTİREN KİTABI YAŞAMAMA SON 1 YIL KALA

Bazen çok şükürsüz buluyorum kendimi.. ben böyle düşünürken acaba Rabbim bana ne diyordur? 
Ben ona okul veriyorum, meslek edinmesine 1 yıl kala sabretmeyip şikayet ediyor  diyor mudur mesala.. :(

Allahım biliyorum çok az kaldı.. sadece 1 yıl..
5 yıllık bu bol entrikalı okulumda 4 yılı tamamladım kaldı 1 yıl..
Sabredersem seneye bu vakitler öğretmen kimliğimle bir okulda öğrencilerima kavuşabilirim..
neresi oldugunu bilmiyorum ama Anadoluda bi yer olması muhtemel, tercihim tabiki ailem yakın şehirler olmalı 
Mesela İstanbul olması cok cok yüksek bu yıl en cok oraya atama yapıldı..
Atanma ihtimalim diğer bölümlere göre cok yükseldi.. gecen yıla göre iki oranında kontenjan verildi yani şanslıyım diğer bölümlere nazaran..
Çalışırsam olur, babam desteklerse olur, babam bişey demezse de olur(bişey dememesi onaylamaktır)
iyi bi yer olursa olur, okul müdürleri işi ehline bırakırsa olur, ben hazır olursam olur
Ve daha önemlisi Rabbul Alemin ne derse o olur.. (O'na bağlamadan biten bir cümle ihanet gibi geliyor bana)

Şuan bunu dinliyorum.. hayatımı değiştiren kitaptaki Feride gibi canımı sıkan herşeyi bu şehirde bırakıp öğretmen kimliğime sığınmak istiyorum.. 
Ben Ankarayı çok seviyorum, ben insanları da çok seviyorum, ailemi hele babamı çok çokk..
Bazen herşey tam olmuyor ve o zaman ait olamama duygusu sarıyor beni sonra aklıma mesleğim geliyor her nekadar okul hayatım istediğim gibi geçmese de kıymetini anlıyorum bu vakitlerde..

Az kaldı, okul başlıyor 1 gün kaldı ve bu haftasonu kpss dersanesi başlıyor..şu yazımda bahsettiğim sözde dostlarla 1 yıl daha nasıl gecer, hayatımdan o nisan ayını atabilsem şimdi daha az canım yanar mıydı? Dostum oldugunu hissedip mutlu olur muydum? Hadi gel kahve içelim diye sürükler miydim? Eşarp muhabbetimiz kampüsteki kızları gizliden izleyip kaç tane güzel kız var diye konuşmalarımız.. Şimdi hiçbiri aynı değil, ben artık bişeyler yapalım diye sürüklemiycem,özgürsün :) napıcam bilmiyorum kırgınlığımı gizlemek istiyorum, vicdanı olan hatasını anlar değil mi? Ah sadece o olsa tasvip edebilcegim çok az insan var.. 4 yılın birikimi var herkesde ve dahası belki ben de kırmışımdır onları ama olsa bilirim hissederim. Kolay kolay kimseyle derin diyaloglara girmiyorum, nazekatimi koruyorum hatta kırgınlıgımı bile bu durumda kimi kırmış olabilirim bilmiyorum :) Düşündümde en sorunsuz gecen dönemim alttan dersim olup toparlamaya calıstıgım 2.sınıfın ilk dönemiydi. Bundan yola çıkarsak bu yıl ki yogunluk (yani: okul,staj,kpss,ales,yds) bana huzur olarak  dönebilir, yoksa son senenin vermiş oldugu mezun oluyoruz ne halt edecegiz psikolojisiyle birbirimizi daha mı cok yeriz bilinmez.. ama ilk secenek olsun...üzülmek istemiyorum..

sinemaya gitmek istiyorum, kahve içmeye gitmek istiyorum ama kimse yok..sıkılıyorum
bol bol film dizi izliyorum; ben biraz depresyona girdim galiba. Mezuniyet stresi mi okul mu bilmiyorum..
Coffee Prince izliyorum, dizilerde kitaplarda kafamı dağıtmaya çalışıyorum

ne cabuk bitti bu tatil..

Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını?
demiş"Şems-i Tebrizi"...

O nedenle çok mızırdanmaktan korkuyorum.. bana dua edin. 
Şu bir yıl hakkını vererek gecireyim, kalbim kırılmadan ve kalp kırmadan ;)
Ve hemen hayatımı değiştiren kitabı yaşayayım inşallah ;))



10 Eylül 2013 Salı

((: TATİL ANILARIM -1-


epeydir uzak kaldım buralardan ne okuyabildim sizi ne de yazabildim.
2 kuzenimi evlendirdik, yaşıtlarımı da birbir evlendiriyorum. Düğüne gitmwyi sevmeyen ben, bu yıl hiç gitmediğim kadar cok gider oldum malum jepsi çok yakınlarım tanıdıklarım :) mesele samimiyetteymiş yani, çok uzaktakilere kısacası herkesin düğününe gitmek istemiyormusum :)

ben bir çocuklu arkadasımı da evlendirdikten sonra bu işe bi dur demeli dedik ve bavulları hazırlayıp yola cıktık :) gencleri mutlu edelim yuvalarına ugurlayalım derken tatil güme gidiyordu :) kızların ve benim okul başlamadan kuzeybatı taraflarına doğru yola cıktık. Akraba ziyareti, deniz, sahil, göl, dağ gezisi, piknik derken gecirdiğim en güzel tatili yaşadım :D denizde ağzımı toparlayamadım kahkaha atmaktan, bol bol tuzlu su yuttum, vucüdumun 1 yıllık tuz ihtiyacını karşılamısımdır sanırım :D ama nasıl gülmeyim ki yüzme bilmiyorum ve dahası basım dönüyor dogru düzgün duramıyorum bide buna karadenizin hırçın dalgalarını da eklersek denizin ortasında kahkaha atmaktan devrilen bir kız hayal edin, evet işte o benim ;) 

deniz Rabbimizin en müthiş nimetlerindenmiş, bana terapi gibi geldi, kendime gülmeyi severim zaten, uzun süredir hiç gülmediğim kadar güldüm. Yalnız deniz cıkışı fena oldu sudayken farketmiyor insan ama çıkınca o rüzgar nasıl çarpıyor iliklerime kadar üşüdüm, üzerimi değiştirsem de nafile ısınmak ne mümkün.. hele o sivri taşlar ayaklarımı nasıl kesmiş :/ acemi olunca böyle oluyor, gittiğimiz yer sakin tenha olsun deyince biraz kayalıklı taşlı yer secmişiz, olsun göz zevkimizin bozulmasından iyidir :)

Çocukken bisiklete binmeyi çokk severdim. Bir gün neden benim bisikletim yok diye ağlamıstım sagolsun rahmetli dedem bir eskiciden freni tutmayan bir bisiklet almış alıp gelmiş. Ogün nasıl mutluyum nasıl, hala hiçbir hediye beni onun kadar mutlu edemez. Çocukken ne kolay mutlu olurmusuz meğer.. şimdi paslanmış ve freni tutmayan o bisikletimi bana verseler mutlu olur muyum dersiniz? :)) olurum olurum.. en deli marelarımı onunla yaşadım. ertesi sabah hemen denemek için çıkardım kömürlükten, evimizin hemen yanındaki dev ve çok eğimli yokuşun başına gectim. sonra kendimi paslı bisikletime bıraktım.... sonrasını hatırlamıyorum tabi :)) meger benim külüstürle feci bir kaza yapmısım. uyandıgımda heryanım sargılıydı eve getirmişler annem başımda bana çemkiriyor tabi :)) '' sen nasıl kızsın, o külüstürle yokustan aşagı inilir mi? oğlan cocugundan ne farkın var??'' devam eden çemkirikleri yesem de napim, delilik kanıma işlemiş bisiklet ise o külüstürle tutkum oldu :) tatilde baktım bizim uzaktan kuzenlerin bisikleti var içimdeki o yokuşları seven kız dürttü beni, ve kendimi bisikletin üztünde buldum :)))) İlk başta dengede bile duramadım, unutmusum ne sinir bozucu :( ben ki o külüstürle nereleri gezerdim... neyse vazgecmek yok! bir kac deneyle ve düşme tehlikesiyle de olsa sürdükçe acıldım ve hatırladım :) cocukken oldugu gibi olmasa da yine iyi sürebiliyormusum ve hala yokuslar en büyük favorim ;)) 

dalından incir, ahududu, domates,fındık yemek ne güzel.. oralardakiler ne şanslı..

bütün bu güzel tatilin ardından eve hasta döndüm su an da gribim malesef bir yanımda battaniyem, yanımda mendiller, bitki çayı ve elimde Küçük mucizeler dükkanıyla tatilimin son nebzelerini yaşıyorum bilog :/ :)
haftaya dersane,okul, staj üçlüsüyle üniversite hayatımın son yılına başlıyorum.. neyse bütün yıl konuscaz zaten bunları şimdilik güzel tatilimi yeniden anımsayıp, mutlu olmak istiyorum :) en cok da bisiklet üstünde yokuş başındaki deli kızı ;))

görüşürüüüz ;))))

NOT: Çektiğim fotoğrafları düzenleyip 2.bir yazıyla çok yakında yine buralardayım :*

5 Eylül 2013 Perşembe

DOST KAZIĞI

Kırgınlığını anlamasın diye cümlelerine dikkat edersin peki ya  yüz ifadeni, bakışlarını ne yapacaksın? 

Rol yapmak oldugum gibi olamamak en nefret ettiğim şeydir.. Dilediğim gibi davranamadım zaman sayılıdır ama buna ragmen kesinlikle bana göre degil.. gönlümdeki neyse dilimde de amelimde de o vardır.. ama şimdi öyle bir ateş düştü ki içime gönlümü kıranlara bunu izah etmeye kelime yok..

büyüdüm bu yıl.. hiç olmaz dediğim beni üzmez dediğim insan Ebubekir misali sadık dostum dediği dostunun gönlünü nasıl kıyar gecermiş bunu da gördüm. mesele benim fıtratıma öyle uzakki dilime alasım yok lakin ben demedikçe de derdimi nasıl anlasın?hiç farkında bile değil, farkettir allahım kırgınlımı koy kalbine diye dua ediyorum.. farketmediği yetmezmiş gibi aylardı arayıp sormadıgım için tribin alasını atıyor utanmadan.. Evet aramadım sormadım ne seni ne de diğerlerini çünkü kontör yüklemedim tatil boyunca smsim olmadı, olsa da büyük çogunlugu çöpe gidiyordu çünkü artık ergenler gibi mesajlaşmayı sevmiyorum ve daha önemlisi kafa dinledim :) ben aramayınca aramayanlar için neden ayda en az 20tlmi harcayayım zaten tatilde hep ailemleyim acil bir iş olsa onlardan ulaşabilirim.  

bazen sarılmak en büyük nimetmiş, tuttugun eli bırakmamak sadık olabilmek.. her kim olursa olsun asla ihanet etmemek en büyük erdemmiş.. sen şimdi meşgulsün ya hani anlamazsın beni..evde ordan oraya zıplayan kız senin nazarında şakayı bile anlamaz çünkü sen utanmadan cok hassas bir mevzuda şaka(!)yaptın hem de 1 yıl,365gün,8760 saat...

bunları yazarken cekiniyorum insanların içini karartan bir kız değilde umut aşılayan mutlu eden biri olmak istiyorum ama sorun şu ki mutluyken klavyede olamayı tercih etmiyorum ben..

şimdi ne yapmalıyım bilmiyorum okulun acılmasına 11gün var,5.kez başlagıca doğru giderken yine ne bekliyor beni ve dahası gönlümü kıran yakın oldugum kişilere tavrım ne olacak.. en büyük hata beni tanımayan ve asla yakınım olmayı haketmeyenlere güvenmemmiş.. 

Allahım ne olur bana gercekten coook sevdiğin, doğru yolda olan, insan degerini bile hayırlı salih kullarını cıkar karsıma.. senin dostlarını dost eyle bana.. AMİN